Sınırın Doğası
Sınır, doğası gereği mutlak değil, muğlaktır. Bu doğa reddedilip mutlak olarak tanımlanan sınırlar, kapsayıcı değil dışlayıcı olmuş olur. Bu dışlayıcılık, zamanla, sınırın tanımladığı olguyu yok olmaya mahkum eder.
Örnek 1:
Bir ülkenin sınırları temsili olarak, bir yerden başlamak zorunda olunduğu için keskin çizilir. Sosyolojik olarak ise muğlak bir sınır vardır. Sınır siyasal bir uzlaşmadır, kutsal değildir. Dolayısıyla, o ülke kendi sınırı dışındakileri kategorik olarak dışarıda görürse, dışlarsa, sınırına yakın bölgedeki vatandaşlarını da kültürel olarak dışlamış olur.
Örnek 2:
Bir firmanın, çalışanı için iş tanımını mutlak çizmesi durumunda; kimsenin bir türlü yapmadığı, yapma sorumluluğunu almadığı sahipsiz işler kaçınılmaz olarak doğar. Çünkü iş tanımı yapılırken sınır yine mutlak olarak çizilmiştir, dışlayıcı bir iş tanımı doğar ve sonuç olarak bazı işler hiçbir iş tanımına giremez olur. Oluşan bu boşluğun çözümü ise ancak kişisel inisiyatifler ile olur. Dolayısıyla takdir edilemez ve performans kriterlerine dahil edilemez halde kalmış olur. En iyi ihtimal ile bu boşluğu inisiyatif alarak çözen kişilere yüksek ücretler verilir ve sistemsel olan bu boşluğun üstü örtülmeye çalışılır.
Örnek 3:
Bir devlet kendi vatandaşı için mutlak bir vatandaşlık tanımı yapmak isterse, vatandaşlarının bir kısmını dışlamak zorunda kalır. Dışlananlar uzaklaşır, ayrışır, kendisini farklı tanımlamaya başlar ve sonuç olarak ya sürülür ya da kendi isteğiyle kabul göreceğini düşündüğü yerlere göç eder. Geriye ise vatandaşlık tanımına uyan kişiler kalır. Ancak bu kalanlar da birbirlerinin aynısı olamayacağı için, en dış çemberden başlamak üzere yeni bir dışlama süreci başlar. Bu döngü devletin kendini yok etme tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına kadar sürer. O noktada ya yok olacaktır ya da sorunları görmezden gelerek işin içinden çıkmaya çalışacaktır. Bunun olmaması için devletin vatandaşına sınır çizmekten vazgeçmesi ve vatandaş olmanın vatandaş olarak tanınmaya yettiği kapsayıcı ve çoğulcu bir anlayışa geçmesi gerekir.