Kuralların Çelişkisi Üzerine
Kurallar neden konur?
Birey deneyimi doğrultusunda öğrendikleri üzerinden kendine aynı hataya düşmemek, ya da vakit kaybetmemek, ya da verimli olmak adına kurallar koyar. Yani kural bir bakıma tekrar tekrar aynı şeyleri yapmamak için oluşturulmuş kısayollardır.
Bu kısayolların kazandırdıkları sayesinde, onlarsız varamayacağı yerlere vardığını farkeden birey, bunu başkasına da aktarmak ister. Bu başkası da kendi topluluğundan ya da ailesinden olur. Yani kuralları miras bırakır. Nesilden nesile kurallar aktarılır.
Her nesil bir üst seviyeye çıkmak ister. Bunun için kuralları iyi anlar eksikleri doldurur. Ve gittikçe yeni kural koymak daha büyük yatırım ister, eksik ya da açık bulmak güçleşir ve daha az yeni kural koyulur, daha çok eski kurallar korunur. Bu da koyan değil, koruyan nesilleri gerektirir ya da getirir diyelim.
Kurallar zamansız olamayacağına ve değişiklik gerektireceğine göre kendilerini yok etmeye koyuldukları andan itibaren başlamış oluyorlar. Çünkü yeni nesil kural koymayı daha az biliyor, deneyimsiz.
Hem de ne kadar kesin ve etraflı kurallara sahip olursan çöküşün de o kadar büyük olur diyebilir miyiz?
Çelişki: Kuralsız dünyada kural koyan, kurallı dünyada kural koyamayan nesiller yetişiyor ve kurallar kendini yoketmeye çalışıyor.
O zaman kural koymamalı mıyız? Koymazsak da kural koymak isteyenler çoğalıyor. Bu da çelişki.
Yettiği kadar kuralcı olmak. Kuralların dönemsel olduğunu bilerek koymak. Sonraki neslin kendi kurallarını koymasına müsade etmek. Kendi doğrularını mutlak sanmamak, ama çocuk nesli de ölmeyeceği ölçüde korumak.
Bu denge olmadığında çelişki doğuyor, sistem kendini yok ediyor.