Kesitlerden Bütüne Gidebilmek
Evreni 3 boyutlu olarak algılıyoruz. Zamanı ise bütün olarak değil kesitler halinda algılayıp sonrada geçmişimizi zihnimizde, anılarımızda irdeleyebiliyoruz. Buradan hareketle anlıyorum ki zihnimiz, doğrudan anlayamadığı ek bir boyutu kesitler halinde gözlemleyip, kendi içinde bütünü inşa edebiliyor. Yani algımızın 3 boyutlu kapasitesini n boyutlu olacak şekilde açmamız mümkün.
Yeni bir şey öğrenirken de onu zihnimizde kesitler halinde biriktiriyor, bir süre sonra bütünü algılamaya başladığımızda, bir sonraki kesiti tahmin edebilmeye başlıyor, bütüne daha hızlı ekliyoruz. Bir noktadan sonra ise artık o şeyi idrak ettiğimize kanaat getiriyoruz. Bu şey, soyut bir kavram da olabilir, somut bir nesne de olabilir. Elmayı anlamak için onu görmemiz yalnızca bir başlangıç oluyor. Onu farklı açılardan görmek, dokunmak tatmak gerekiyor. Hatta farklı elmaları görmek, tatmak gerekiyor. Hatta elmanın nasıl oluştuğunu görmek gerekiyor ve nasıl çürüdüğünü. Ne kadar kesit elde edersek o şey hakkındaki bilgimizden o kadar emin oluyoruz.
…
Bu bağlamda zihin fiziki duyumların sınırını aşan bir anlayışa sahiptir diyebiliriz. 8 boyutlu bir evreni imgeleyemiyoruz ama 8 değişkenli bir denklemi kavrayabiliyoruz. Bu da bizi kendini fiziki varlığını aşan bir varlığı ya da kavramı anlayabilir, hatta onunla iletişim kurabilir bir varlık yapıyor.
Öğrenmek Üzerine ile aklın bu yapısının doğrudan ilişkisi var gibi görünüyor.