İnsan aklı olan, ve bedeni olan bir canlıdır. Dolayısıyla buna uygun hareket ettiği ölçüde tatmin olacak, ya da doğru hissedecektir.

İnsanlık (bilinen) yegane akıl sahibi canlı olması sebebiyle bu aklı tüm sorumluluğuyla, doğaya zarar vermeyecek şekilde, ama onu da geliştirecek bir sonraki evrime hazırlayacak şekilde kullanmakla doğru bir şey yapar, kendi doğasına uygun bir şey yapar.

Diğer yandan bireyler olarak her bir insan da kendi yapısını, yatkınlıklarını, yeteneklerini tanıdığı bildiği ölçüde daha tatminkar bir hayata sahip olur. Bu “ben şunun için yaratılmışım” diye net bir amaç arama ve onu bulup da kaderci bir yaklaşımla onu yapmak zorunda olmak değildir. Ya da “ben aslında bilim adamı olacak biriydim”, “ben aslında çok iyi şarkıcı olurdum” gibi hayalci bir tutum da değildir.

Tam anlamıyla, her yönüyle, kendini bilmektir. Mesleğin ne olursa olsun, işini doğru olduğunu düşündüğün şekilde yapmaktır, aksi takdirde yapmamaktır. Paraya ihtiyacı olan biriysen, bunun bilinciyle hareket etmek, gereksiz harcamamak, hayallerin ataletine kapılmamaktır.

Gerçekleri olabildiğince görmek, basiretli davranmak, sahip olduğumuz aklımızla -ve sadece aklımızla- yapabileceğimiz bir şeydir. İşte bu anlamda kendini tanımak, işte bu anlamda kendi doğasını ve yatkınlıklarını bilmek, işte bu anlamda kendi durumunu tetkik etmek ve ona göre hareket etmekten bahsediyorum.

İnsan yalnızca aklı değil, bedeni de olan bir canlıdır dedik. Aynı bakış açısıyla bunu da reddetmemek gerektiğini, spor yapmak, hareket etmek, sağlıklı beslenmenin de insan olarak doğru bir davranış olacağını söylüyorum.