İnsan aklını imgeler ve kavramlar diye iki ucu olan bir uzay olarak düşünelim. Yani bir tarafta salt imgelerin olduğu bir düzlem, diğer tarafta salt kavramların olduğu bir düzlem. Salt kavramlar tartışılamayacak kadar kesindir. Salt imgeler ise karşılaştırılamayacak kadar tekildir, o kadar tekildir ki insan salt imge üzerinden kendisi ile dahi tartışamaz, iletişim kuramaz. İletişim kavramsallaştıkça mümkün olur.

Ortak noktası daha ziyade imgeler düzlemine yakın olanlar, doğal olarak imgeler üzerinden iletişim kurabilirler. Kurulan bu iletişim sıkıdır, derindir ve yakındır, ama geçicidir ve çapı dardır.

Kavramlar düzlemine yaklaştıkça çap genişler, daha çok insanla iletişim kurar hale geliriz, ama bu kez de rasyonelleşir ve soğur.

Ben kendi annemi ancak kardeşimle tartışabilirim. Ama annelik kavramını herhangi bir Türkle tartışabilirim. Annem imgeler düzleminde, annelik kavramlar düzlemindedir.

Aynı mahallede top oynamış iki çocuk, o mahalledeki anılarını paylaşır ve çok hızlı iletişim kurar. Aynı mahalle olmasa da benzer koşullarda büyümüş olan biri ile de bu iletişime yakın bir iletişim kurabilir. Ama top oynanabilecek bir mahallede büyümemiş, belki okul takımında yarı profesyonel top oynamış biri ile o iletişimi kuramaz. Bu iki örnek de futbol bağlamındadır ve futbol burada kavramsaldır, oysa sokakta top oynamak imgeseldir. Bir Almanla futbol konuşur tartışırsınız, kavram üzerinden iletişim kurabilirsiniz. Oysa mahalle maçı anılarınız imgeseldir, onları ancak anlatabilirsiniz. O da kendi anısını size anlatır.

Nesiller ve kültürler arası iletişim kavramsal düzleme yaklaşınca mümkün olur. İmgesel düzlemde ise sadece kendi akranlarınızla iletişim kurarsınız. Bu nedenle kavramsal zekanın ve bilginin gelişmesi iletişimi artırır, konuşamayacaklarınızla konuşmanızı mümkün kılan kapıları açar.

İmgeyi tamamen bırakıp salt kavrama ulaştığınızda iletişim imkanını tekrar kaybedersiniz. Çünkü salt kavram (eğer varsa) mutlaktır, en fazla doğa kanunu olarak keşfedilir, üzerinde tartışılacak bir şey yoktur. Keşfeden, ya da bilen, bilmeyene aktarır, o kadar.

Uzak kültürlerden de olsa insanın insanla kaçınılmaz ortak imgeleri vardır. Hepimiz çilek yeriz mesela. Hadi çilek olmadı, su içeriz, nefes alırız. Ortak imgeler üzerinden anlattığınız, anladığınız kavramlar ile herkesle iletişim kurarsınız, bunlar zorunlu olarak evrenseldir. İletişim kurmak isteyenin yolu buradan geçer, ya da en azından buradan da geçmelidir.