İlham
Varlığın maddi ve manevi iki boyutu vardır. Yani her varlık maddi ve manevi boyutlarda yer kaplar. Bazısı tamamen maddi, bazısı tamamen manevi olabilir, ama çoğu hem maddi hem de manevi yani maddi/manevi varlıktır.
- Maddi örnek: altın
- Manevi örnek: para
-
Maddi/manevi örnek: banknot
- Maddi örnek: toprak
- Manevi örnek: mahalle
-
Maddi/manevi örnek: suadiye
- Maddi örnek: beden
- Manevi örnek: ruh
- Maddi/manevi örnek: insan
Bu boyutlar varoluşa göre farklı özellikler gösterir. Maddi boyutta bir varlık onu oluşturan parçaların toplamı iken, manevi boyuttaki bir varlık onu oluşturan parçaların toplamının dışında bambaşka yeni bir şeydir. Böylece maddi/manevi olan bir varlık onu oluşturan parçaların toplamından fazlası olmuş olur.
Peki bunların ilham ile ne ilgisi var?
İlham, manevi bir varlık olan fikrin oluşma anına verilen isimdir. Fikirler salt manevi varlık olmaları itibariyle kendisini oluşturan parçaların toplamının dışında yepyeni birer varlıktırlar. Dolayısıyla alt fikirlerden yeni bir tanesi oluştuğunda, o fikir yepyeni ve bir anda oluşmuştur. Var olmadığı son andan var olduğu ilk ana geçiş sürekli değil, sıçramalı bir geçiştir. Öncesinde hiç yoktur, sonrasında tam vardır.
İlham, ampule yalnızca aydınlatması yönüyle benzemez. Ampulün bir anda yanması da ilhamı (yani fikrin doğmasını) çağrıştırır. Yani ilham sadece aydınlatmaz, aniden aydınlatır. Duygusu da, “Oh be!” ya da “Hah!” duygusudur, “Buldum!”.
Vahiy de ilhamın özel bir türü olsa gerek.
Bu ani oluşum, maddi açıdan bakıldığında mucizevi görünür. Manevi dünyanın normalinde olan bu ani oluşuma şaşkınlık beslenmesini, o insanın maneviyatındaki eksikliğine bağlarım. Taş yoktan var olmaz, çünkü taş maddidir ve atomlardan, moleküllerden oluşur. Oysa fikir yoktan var olur, çünkü fikir manevidir ve aniden oluşur. İlham da öyle, vahiy de. Bunları mucize yapan, maneviyatı eksik ve hayatı maddiyattan ibaret sanan insanların şaşkınlığıdır. Yoksa herşey olması gerektiği gibi oluyor, ortada bir mucize yok.