Herhangi bir argüman ne kadar aptalca olursa olsun, mutlak suretle bir gözleme dayanır.

Salt uydurma olan bir şey, pratikten tamamen kopuk bir önerme mümkün olamaz.

Dolayısıyla özünde veya niyetinde kötü, yanlış, manipülatif bir ifade de olsa içinde haklılık payı mutlaka vardır. Gülnur’un bahsettiği %2 haklılık payı konusuyla beraber de incelersek, bu durum, söylenen her şeyden bir öğrenim almayı sağlar. Öğrenme yolunda -çıkarcı ve yapıcı diyelim- bir alışkanlık elde etmemize sebep olur. Bu da iyi bir şeydir.

Referans ilham: anaksimandros’un silindir dünya teorisi ve dünyanın merkez olduğu teorisi. Dünya silindir değildir tamam, ama dünyanın bir zeminde durmadığı ve bir boşlukta dayanaksız durduğu doğrudur. Yani doğru %2’ye odaklanırsak gerçeği buluruz. Mesele doğrunun nerede olduğunu bulma yetisidir. Bu da denemeden olmaz, düşünmeden de olmaz. Açık fikirli olmadan da olmaz.


Referans ilham 2: Herakleitos’un ateş arkhe’sinde ateş yerine enerji dediğimizde, şu anki fizikle örtüşen bir manzara çıkmıyor mu? Kaldı ki ateş görünebilen enerjidir, pekala kelimeyi değiştirebiliriz. Aynı şekilde zıtlık prensibi de matter/antimatter ya da energy/dark energy gibi zıtlıklar ile örtüştürülür, evrendeki toplam enerjinin sıfır olması (olmaz öyle saçma bilim 3’te deniyor, bunu araştırmalı) da varlığın olmadığı yani toplam enerjinin sıfır olduğu ve sadece oluşun olduğu yani big bang ile sıfır enerji’den, yokluktan, artı ve eksi enerji oluştuğu ve bu oluşun devam ettiği, hatta zıtlık oldukça devam ettiğini çıkarabiliriz.


Kimse mutlak haklı olmadığı gibi mutlak haksız da değildir. Haklılığı tanımlamak, bunun üstüne de söylemlerin haklılığını buna göre ölçüp, kararları bu mantıkta almak gerekir.

En absürd söylemde dahi doğruluk vardır, mesele bağlamını bulmakta yatar. Yoksa safsatalardan, yıkıcı tavırdan bir yere varamayız.


Referans ilham 2’ye ek: Ateş konusu stoa’cılarda daha da olgunlaşıyor. Bu konuya örnek verirken stoacıları tekrar gözden geçirmekte fayda var.