Bir varlık kendisini doğurana saygı göstermelidir çünkü aksi durumda kendi varlığını tehlikeye atmış olur, bu da varoluşuna aykırıdır.

Bu sebepledir ki;

  • Çocuk, anneye (ve babaya) saygı duymalıdır
  • İnsan, doğaya saygı duymalıdır
  • Toplum tarihine saygı duymalıdır
  • Öğrenci, hocasına saygı duymalıdır

Saygı borcundan kastım, doğuran ne emrediyorsa onu yapması değildir. Doğuranın varlığını tehlikeye atacak ya da onu yoksayacak şekilde davranmamak, onu varolduğu gibi kabul etmek, ve hatta onun varolması için zaman zaman mücadele etmektir.

Dolayısıyla, bir çocuk annesini olduğu gibi kabul etmeli, kendisinin annesinden farklı biri olduğunu idrak etmeli ve kendisini var edeni koruyarak varlığını korumalıdır.

Aynı şekilde bir şehir kurarken içinde bulunduğumuz doğaya saygısızlık etmemeli, o doğayı olduğu gibi kabul etmeliyiz. Bu evimizi istila eden karıncalara hiç dokunmamalıyız demek değildir. Sizi yok etme ya da size zarar verme potansiyeline sahip bir şeye karşı önlem alabiliriz ya da kendimizi koruyabiliriz. Ama karıncaların hiçbir koşulda yaşayamayacağı bir şehir kurmak yanlıştır. Şehirler pekala ağaçlarla, hayvanlarla içiçe kurulabilir. Her yere beton yığmak daha kolay olabilir, ama doğru nadiren kolaydır. Bize düşen doğru olanı aramak ve üşenmeden onu uygulamak olmalıdır. Aksi takdirde saygısızlık yapmış oluruz, ve dolayısıyla kendi varlığımızı tehlikeye atmış oluruz.

Ülkemiz de kendinden önce gelen imparatorluğun değerlerine inanmayabilir, onların yanlış olduğunu düşünebilir, ama ona saygı duymak zorundadır. Aksi takdirde kendi varlığı tehlikeye girmiş olur.


bkz. Bütün Altındaki Üstün Parçalardan Daha Değerlidir